Akşam ışıklarıyla aydınlatılmış Eyfel Kulesi ve önündeki Seine Nehri
Paris, Fransa

Paris'te 5 Gün: Aşıklar Şehrinde Romantik Bir Rota

Paris, her köşesi sanat, tarih ve romantizm kokan, her gezginin hayatında en az bir kez görmesi gereken bir şehir. Eyfel Kulesi’nin ışıltısından Seine Nehri’nin sakinliğine, dünyaca ünlü müzelerden şirin kafe ve pastanelere kadar Paris, ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim vaat ediyor. İşte size bu büyülü şehri 5 günde keşfetmeniz için hazırlanmış bir rota.

Gün 1: İkonlar ve Seine Nehri

  • Sabah: Paris maceranıza şehrin sembolü Eyfel Kulesi ile başlayın. Önceden bilet alarak uzun kuyruklardan kurtulun ve kulenin tepesinden şehrin panoramik manzarasının tadını çıkarın. Ardından, Eyfel’in hemen önündeki geniş yeşil alan olan Champ de Mars’ta kısa bir yürüyüş yapın.
  • Öğleden Sonra: Seine Nehri’nde bir Bateaux Mouches tekne turuna katılarak şehri farklı bir perspektiften görün. Notre Dame Katedrali, Louvre Müzesi ve Orsay Müzesi gibi önemli yapıları nehir üzerinden selamlayın.
  • Akşam: Şehrin en şık caddesi olan Şanzelize (Champs-Élysées)‘de yürüyün ve Zafer Takı (Arc de Triomphe)‘nın tepesine çıkarak ışıklar içindeki Paris’i izleyin.

Gün 2: Sanatın Kalbine Yolculuk

  • Sabah: Dünyanın en büyük sanat müzesi olan Louvre Müzesi’ne en az 3-4 saatinizi ayırın. Mona Lisa, Venus de Milo gibi başyapıtları görmek için planlı hareket edin. Müzenin kalabalığından bunalmamak için en çok görmek istediğiniz eserleri önceden belirleyin.
  • Öğleden Sonra: Louvre’dan sonra, Tuileries Bahçeleri’nden geçerek Orsay Müzesi’ne ulaşın. Eski bir tren istasyonundan dönüştürülen bu müzede, Monet, Renoir, Van Gogh gibi empresyonist ve post-empresyonist sanatçıların eserlerine hayran kalacaksınız.
  • Akşam: Latin Mahallesi’nin (Quartier Latin) canlı sokaklarında kaybolun, tarihi Sorbonne Üniversitesi’ni görün ve akşam yemeği için buradaki bistrolardan birini tercih edin.

Gün 3: Montmartre’ın Bohem Ruhu

  • Sabah: Paris’in en yüksek tepesi olan Montmartre’a çıkın. Bembeyaz kubbesiyle şehre hakim olan Sacre-Coeur Bazilikası’nı ziyaret edin. Bazilikanın merdivenlerinden Paris manzarası harikadır.
  • Öğleden Sonra: Ressamlar Tepesi olarak bilinen Place du Tertre’de portrenizi çizen sanatçıları izleyin. Montmartre’ın dar ve Arnavut kaldırımlı sokaklarında dolaşın, Amelie filminin çekildiği Café des Deux Moulins’de bir kahve molası verin.
  • Akşam: Akşamınızı dünyaca ünlü kabare Moulin Rouge’da (Kırmızı Değirmen) bir gösteri izleyerek geçirebilirsiniz. Biletlerinizi önceden almayı unutmayın.

Gün 4: Tarih, Gotik Mimari ve Alışveriş

  • Sabah: Seine Nehri’nin ortasındaki Île de la Cité adasını keşfedin. Yangından sonra restorasyonu devam eden görkemli Notre Dame Katedrali’ni dışarıdan görün. Ardından, vitray cam işçiliğinin zirvesi olarak kabul edilen Sainte-Chapelle’in büyüsüne kapılın.
  • Öğleden Sonra: Paris’in en eski ve en bohem mahallelerinden biri olan Le Marais’ye geçin. Şık butikleri, sanat galerileri ve tarihi Place des Vosges meydanı ile bu bölge keşfedilmeyi bekliyor. Öğle yemeği için L’As du Fallafel’de bir mola verin.
  • Akşam: Paris’in büyük mağazaları olan Galeries Lafayette veya Printemps’in çatı katlarına çıkarak ücretsiz şehir manzarasının keyfini çıkarın. Akşam yemeği için Opera bölgesindeki restoranları deneyebilirsiniz.

Gün 5: Saray İhtişamı veya Modern Sanat

  • Seçenek 1 (Tarih Severler İçin): Versay Sarayı: Gününüzü Paris’in biraz dışında yer alan, Fransız monarşisinin gücünü ve zenginliğini simgeleyen Versay Sarayı’na ayırın. Aynalar Galerisi’ni ve uçsuz bucaksız bahçelerini gezmek için tam bir güne ihtiyacınız olacak. RER C treni ile kolayca ulaşabilirsiniz.
  • Seçenek 2 (Modern Sanat Severler İçin): Centre Pompidou ve Lüksemburg Bahçesi: Paris’in merkezinde kalmayı tercih ederseniz, modern ve çağdaş sanatın en önemli koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapan Centre Pompidou’yu ziyaret edin. Dışarıdan boruları ve yürüyen merdivenleriyle farklı bir mimariye sahip olan müzenin tepesinden de güzel bir şehir manzarası vardır. Öğleden sonrayı ise Parislilerin dinlenme noktası olan Lüksemburg Bahçesi’nde (Jardin du Luxembourg) geçirerek gezinizi huzurla tamamlayın.

Bu rota, Paris’in sunduklarının sadece bir başlangıcı. Her sokağında yeni bir keşif yapabileceğiniz bu şehirde, bazen plansızca dolaşmak ve bir kafede oturup hayatın akışını izlemek en güzel anıları yaratır. Bon voyage!